Sözlerini kendisinin yazıp seslendirdiği ilk single çalışması “Boş Tenekeler” ile 2021 yılında müzik piyasasına iddialı giren Gülnaz Yılmaz Olguncan, şimdilerde yine sözlerini kendisinin yazdığı alternatif rock tarzındaki “Şahidim İstanbul” single albümüyle dinleyicileriyle buluştu.
Bestesi ve aranjesi Kanun Sanatçısı eşi İlkay Olguncan’a ait Şahidim İstanbul, Sanatçı Gülnaz’ın eşi İlkay Olguncan’la birlikte kurduğu Musake Production etiketiyle tüm dijital platformlarda yerini aldı. Klibi ise NetD Youtube Kanalı’nda yayınlandı. Müzikal çeşitliliğiyle, güçlü seslendirmesiyle ve derin anlamlara sahip sözleriyle gerçek bir sanat eseri olarak öne çıkan “Şahidim İstanbul” şarkısı müzikseverlerin beğenisini topladı.
Müzik dünyasının parlayan yıldızı Gülnaz Yılmaz Olguncan’ın maddi ve manevi çok emek verdiği single albümü yaşamış olduğu hayat hikâyesini anlatmakta ve İstanbul’un mistisizmini aşkla aktarmakta. İstanbul’a sanat uğruna taşınan, 3 yıldır burada yaşayan sanatçı şehre göbekten bağlanmış ve şehri ilham kaynağı olarak görüyor. “Yüzüm yeni olabilir ancak ruhum çok eski” diyen sanatçı, Şahidim İstanbul şarkısında şehrin görünen tarafı olduğu gibi görünmeyen boyutuna da vurgu yapıyor.
Çocuk yaşlardan itibaren duygularını şarkı sözleri olarak kaleme alıp, onları seslendiren Gülnaz Yılmaz Olguncan; pop, alaturka, rap, rock gibi çeşitli tarzda şarkılar yazıyor. Çevresel faktörlerden, insan ilişkilerinden, spiritüel deneyimlerinden etkilenen sanatçı, bu deneyimlerini ilham kaynağı olarak görüyor. Yaşadığı iyi veya kötü olayları kişisel olarak algılamayıp, toplumun genelinde değerlendiriyor. Sanatını imajinasyon dünyasındaki gücüyle maddesel planda gerçeğe çevirirken; insanlarda duygu, düşünce ve hislere dönüşmesini seviyor.
Gülnaz Yılmaz Olguncan kimdir kısaca tanıyabilir miyiz?
22.05.1987 Samsun doğumluyum. Anadolu Üniversitesi Maliye mezunuyum ve İstanbul Üniversitesi Sosyoloji öğrencisiyim. 8 yıl kamuda muhasebe ve ihale departmanlarında çalıştım. Ayrıca SBB Konservatuvarı Resim Bölümü ve Türk Müziği Bölümü’nden mezun oldum. Tek Magazin Dergisi’nde editörlük ve yazarlık yapıyorum. MSG Üyesi şarkı sözü yazarı ve bestekârım. Yazılı, görsel, işitsel kültür ve sanat alanında kendimi geliştirdim ve geliştirmeye devam ediyorum.
Müzik Eğitiminiz ve kariyerinizden bahseder misiniz?
İlk olarak okul korolarında şarkı söylemeye başladım. Daha sonra sesini çok sevdiğim enstrüman olan ney derslerine devam ettim. Müziğin evrenselliğini hissettiğim için Samsun Devlet Opera ve Balesi Gençlik Korosu ses mülakat sınavlarına girdim ve kazandım. Operada soprano ses sanatçısı olarak yer aldım. Aynı zamanda SBB Konservatuvarı’nda Türk Mûsikîsi üzerine 5 yıl usûl, makam ve solfej eğitimi aldım. İstanbul’a taşındığımda Sezen Aksu Stüdyo Lonca’da şan hocası Süheyla Yengi’den özel şan dersleri aldım. Eşimin Namaste Fusion Jazz grubunda Klasik Hint enstrümanları icra ediyorum ve grupta saz sanatçısı olarak yer alıyorum. Meditatif müzikler ve müzik terapisi üzerine çalışıyorum. Çeşitli dillerde şarkılar söylüyorum.
Ayrıca partilere, iş dünyasına, reklamlara, sanatçılara, futbol kulüplerine şarkılar, marşlar yazmaktayım. 2018 Yılında Galatasaray Spor Kulübü için yazığım İlk Aşkım Galatasaray Marşı, Galatasaray tarafından resmi sözleşme ile alınan ilk marş olmuştur. Tüm dijital platformlarda yayınlanmış, reklamlarda ve Fatih Terim’in doğum günü filminde kullanılmıştır, halen stadyumda çalmaya devam etmektedir. 2020 yılında TRT ve Trabzon Ortahisar Belediyesi’nin düzenlediği Trabzonspor Bestesi Marş Yarışması için yazdığım Sevdamızsın Trabzonspor Marşı 380 eser arasından birinci seçilmiştir. 2022 yılında Çankaya Futbol Kulübü için Son Ses Çankaya Marşı’nın sözlerini yazmış bulunmaktayım. Yazdığım marşların bestekârı eşim İlkay Olguncan’dır. Evde ve işte her zaman yan yana, kalp kalbe birlikteyiz. Sırada A Milli Takımı ve Avrupa Futbol Kulüpleri için projelerimiz var.
Müzik Sizin İçin Ne İfade Ediyor?
Müzik hem kelime olarak hem de yaşam deneyimimde derin bir anlam taşıyor. Derler ki; Hz. Musa Yaradan’ın sesini duymayı çok arzular ve Sina Dağı’nda iken Yaradan’ı iştir. Şöyle bir emir alır, “Musa ke”, dinle Musa anlamına gelen bu titreşim ile kendinden geçer. Hz. Musa belirli bir ton ve titreşimde aldığı bu emiri müzik ile tarif etmeye çalışır. Ve o günden sonra insanlar Yaradan’a yakın bir ses bulabilmek, Yaradan’ı tarif edebilmek için Musa ke yani müzik yapıp dururlar. Dillere musiki, müzik, musik, musica, music gibi geçen kelimeler Musa ke’den türemiştir.
Tevrat’ta dünyanın belirli bir ton ve ritimle var olduğu yazar. Kur’an-ı Kerim’de “Allah ol der ve olur” yazar. OL sözünün titreşimiyle bütün yaradılış tecelli etmiştir. Biz de eşimle kendi müzik prodüksiyon şirketimi kurduğumuzda ismini Musake olarak koyduk. Çünkü müziğin üzerimizde işleyiş gücünün farkındayız. Demem o ki müzik yaşamın ta kendisidir.
Çünkü her şey ses ve titreşimdir. Bilim adamları da bunu kanıtlamıştır. Yaradılışımızın temel taşı müziktir. Bu yüzden müziğe bu kadar çekim duymamız. Müzik evrenin işleyişinin ses olarak yansımasıdır. Kâinat müzik ile var oldu ve yine müzik aracılığıyla kaynağa çekilmektedir. Müzik beni yükselten en önemli duygudur, ilahi bir sanattır. Madde dünyasında, şekil ve biçimden özgür olarak Yaradan’a en kestirme yolumdur. Müzik sınırsız ve sonsuz olana açılan kapımdır.
Nerelerde sahne almayı düşünüyorsunuz?
İstanbul’da sahne almaya devam ediyorum. Türkiye’de davet edildiğim her şehirde elbette seve seve konser veririm. Ve Hindistan’dan, İngiltere’ye, Almanya’dan Amerika’ya kadar tüm dünyayı sesimle, sözümle, sanatımla buluşturmak istiyorum.
Kimlerle düet yapmak ve sahne almak istersiniz?
Öncelikle müzik dünyasına pop müzik ile girdiğim için; pop müzikte çocukluğumdan beri hayranı olduğum, karakterini ve duruşunu çok sevdiğim Megastar Tarkan ile sahnede olmak ve düet yapabilmek beni ihya eder. Ve tabii ki rüyalarımı süsleyen, anne gibi sevdiğim Kraliçemiz Sezen Aksu ile… Ayrıca müziğin evrenselliğini hissettiğim için, Opera alanında İngiliz Soprano Sarah Brigthman, soul jazz alanında Adele ile sahne almak isterim.
Gelecekle ilgili projeleriniz ve hedefleriniz neler?
Sanatla insanların kalbinde sevgiyi, neşeyi, mutluluğu, pozitif duyguları uyandırmayı hedefliyorum. İstanbul’da sanat galerisi, müzik kayıt stüdyosu ve bütünsel yaşam merkezi kuracağım. Japonya’dan Amerika’ya kadar birçok resim sergilerinde bulundum. Tokyo TRiCERA Art Gallery’de Türk Ressamlar arasında yer almaktayım, ayrıca SAKÜDER’in ressam üyesiyim. Otuza yakın tablomu Körler Derneği, Toplum Gönüllüleri, Eğitim Vakıfları gibi kurumların düzenlediği sosyal sorumluluk projelerine bağışladım. İstanbul’un vizyonlu galerilerinde, iş dünyası ve ünlü sanatçılarında tablolarım var. Resimle 3 yaşından itibaren iç içeyim. Sanatçıları galerimle dünyaya açmak, onların sanat yolculuğuna katkıda bulunmak istiyorum.
Aslında aklımda birçok proje var. Ama çoğunun gerçekleştirdiğim zaman duyulmasını isterim. Müzik camiasında sevdiğim sanatçılar için şarkılar yazdım, bunları kendilerinin seslendirmesini istiyorum. Hatta Tarkan’ın kızına dahi ninni yazıp, seslendirip yolladım. Ben kişileri gözlemleyerek, farklı ruh hallerini hissederek şarkı yazabiliyorum. Empat bir beynim var.
Kalemi elime aldığımda onlarla ağlayıp, onlarla gülebiliyorum. Ve kendim için de bestelediğim ve sözlerini yazdığım farklı tarzda eserler var. Sırayla, zamanı geldikçe albümlerimi yayınlayacağım, dünyada konserler vereceğim. Işık taşıyan melodilerle insanlığa ihsan etmek, şifa vermek en büyük projemdir. Müziğin çok büyük gücü var. İnsanları meydanlara farklı bir amaç için davet etseniz dolduramazken, bir konser olduğunda binlerce insan üzerine para verip saatlerce ayakta bekliyor, bir araya geliyor.
Bu birlik bilincini müzikte yaşamak ve yaşatmak istiyorum. Müzikle ilgili yapacağım tüm eylemlerimin altındaki hedefim budur.
Bir yanıt bırakın